Chapter 2: 2. Bölüm-İngiltere’ye Dönüş
Elina Grey çok sıkıldığı ev dersinde dikkati dağıldığı ve başka şeyler yapmak istediği için elinden gelen tek şeyi yaparak camdan dışarı baktı.O yeşil,delici gözleriyle her bir zerresini ezbere bildiği kasvetli bahçeyi tekrar gözden geçirdi.Yıllardır bakım görmeyip artık iyice yıpranarak bütün yapraklarını döken ağaçlar,bütün o çeşitli ve güzel renk ve kokularını yitiren zavallı çiçekler,uzun yıllar boyunca kimse binmediği için eskiyip tozlanan ve bir ipi kopan salıncak bunlardan yalnız birkaçıydı.Bu onlarca ürkütücü ve boğucu görüntü,tahmin edilebileceği üzere kızın zihnine etki edip onun da ürkütücü ve boğucu biri olmasını sağlamıştı.
Elina Grey 16 yaşında olabildiğince sıradan bir kızdı.Kestane saçları,kısa boyu ve yeşil gözleriyle diğer normal kızlardan hiçbir farkı yoktu.Onun tek farkı ailesi ve ailesinin kötülüğüydü.
O 5 yaşındayken ailesi Voldemort'a karşı olan bir karanlık büyücüyü desteklediği için İngiltere'den İtalya'ya taşınmışlardı.Neredeyse bütün çocukluğu İtalya'da geçmişti.Bu çocukluk ona yeni bir kültür ve dil kazandırırken bir çok şeyini de kaybetmesine neden olmuştu.Bunlardan en önemlileri şüphesiz mutluluğu ve masumiyetiydi.
Özel öğretmeni Ms. Costa Elina'nın dikkatinin dağılmış olsuğunu fark edecek ki,ellerini genç kızın gözlerine doğru salladı."Miss. Grey, lütfen dikkatinizi buraya verin!"
Genç kız bıkkınlıkla yaşlı kadına baktı.Bıkmıştı bu yaşlı bunaktan artık.Keşke elinde olsaydı da kurtulsaydı.Özel eğitim gördüğü odadaki köstekli saate baktığı zaman dersinin bitmiş olduğunu gördü.Sonunda serbestti.Elini göğüs cebine götürüp asasını çıkartmaya yeltenirken özel öğretmeni ona durmasını işaret etti."Dersimiz ben bitti demeden bitmez Miss. Grey."
Elina artık iyice sinirlenmişti.Bu yaşlı bunak kim oluyordu da onun zamanına karışıyordu,ha?Yavaşça ayağa kalktı kapıya doğru yürüdü.Bu aptalca derslerden kurtulacaktı işte.
"Miss. Grey hemen buraya dönün!"
İşte o an kontrolden çıkmıştı.Elini göğüs cebine attığı gibi asasını kavrayıp çıkardı ve kadına doğrulttu.Yeşil gözlerinden adeta yeşil alevler fışkırıyordu.Kestane saçları sinirden dikleşmişti sanki.Sinirli ama yavaş bir şekilde kadına doğru yürüdü ve asayı kadının boynuna değdirene kadar yaklaştı.
"Sen benim kim olduğumu unutuyorsun herhalde Costa?"
Kadın korkuyla yutkundu.Bu sinirden kudurmuş genç kıza karşı ne yapacağını o an ki stresten unutmuştu.Elini yavaşça göğsüne doğru götürüp asasını kavramaya çalıştı ama Elina anlamış olacak ki hemen bir büyüyle kadının elini göğsünden çekip duvara yapıştırdı.Kadın korkudan çığlık atmaya başlamıştı.
"Yardım edin!Kimse yok mu?Bu küçük yaratık beni öldürecek!"
Elina hızla artan merdiven seslerini duyduğu zaman panik oldu ve ne yapacağını bilemedi.Şimdi evdekiler gelecek,onları bu halde bulacak ve kız yine cezaya kalacaktı.Hepsi de bu yaşlı bunağın suçuydu.Elina artık kendini kaybederek geri çekildi ve asasını Ms. Costa'ya doğrulttu.
"Avada Kedavra!"
Kapı hızla açılırken yaşlı kadın da bir o kadar hızlı yere düştü.İçeri giren Mrs. Grey ve Mr. Grey gözlerine inanamadılar ve şaşkın bakışlarla kızlarıyla eski özel öğretmenine baktılar.Evet,bu gerçekten olmuştu.Kızları birini öldürmüştü.Kendine engel olamamıştı.
Elina hızla asasını tekrar göğüs cebine koyup kaçmaya çalışırken babası onu tuttu ve sertçe duvara yapıştırdı."Sen ne yaptığını sanıyorsun küçük canavar!" Kızına sert bir tokat yapıştırdı.Annesiyse halâ bütün bu olanlara inanamıyordu.Elina ise duygusuzca babasının gözlerinin içine bakıyordu.Yaptığından ona neydi ki?Yıllarca ona en ufak babalık yapmamış olan adam şimdi neden onun yaptıklarına karışıyordu ki?
Sertçe babasını itti ve adamın üzerine doğru yürüdü."Benim yaptıklarımdan sanane be adam!" Adam sinir ve şaşkınlığın karışımıyla kızının yüzüne baktı.Ona en sert ve kötü cezayı vermeliydi.Yavaşça kafasını döndürdü ve arkasında duran eşine baktı.Evet,ikisi de aynı şeyi düşünüyorlardı.
"Yarın ilk trenle İngiltere'ye gidiyorsun."